Bugün 30 Mart 2011... Geçen sene bugünü... Furkan’ı düşünüyorum... Nerede ne yapıyordur kim bilir... Bir gününü tahayyül etmeye çalışıyorum... ve aklındakileri,düşüncelerini... Günahsız kul olmaz derler ama insan hiçbir günahı yakıştıramıyor ki ona... Herkes uykuda sabahın 6’sında… Soğuktur da havası Kayseri’nin aylardan Nisan olsa da... Furkan her zaman olduğu gibi yine cami avlusunda... Namazların en değerlisi sabah namazında... Yine dua ediyor Rabbine, belki 60 gün sonra şehit olacağı hiç gelmemişti aklına... Belki de zaten biliyor her gün daha çok layık olmak için büyük bir şevkle değmişti secde alınlarına...
Gün gelmişti gidecekti artık Gazze yolculuğuna... Camii Kebir avlusunda zaten büyük bir nur
vardı simasında... Belki orada da hissetmişti Şehadeti iliklerinde... Annesine son sarılmasında neler hissetmişti
kim bilir... Orada bir çift göz bekleyecekti onu hep ana sıcaklığıyla... Ama o kendisini bekleyen binlerce
Gazzeli’nin gözüne gitti Rabbinin aşkıyla... Şehadet mi annem mi dediği aşkla... Ve Gazze gülünün annesi... Sen hiç
merak etme... tasalanma Bayramda Furkan’ım öpemeyecek elimi diye... sen vefalı anasın... Senin ellerini melekler öper...
Ve tattı şerbetlerin en güzelini sonunda... Bu şerbet bize hiçbir zaman nasip olmayacak belki ama Furkan sayesinde kaçımız ermişti hidayete, kaçımız dönüş yaptı fıtratına, unuttuklarımız şimdi yeniden hatırımızda... Şimdi en büyük duamız... Allah unutturmasın Furkan’ımızı, dursun hep yanı başımızda... Gazze şehitlerimiz... onlar öndeler... onlar öncüler... Hiç düşünmeden bir an onlar öldüler... Allah'ım onlar gibi baba, onlar gibi kardeş, onlar gibi evlat nasip et hepimize... İsimleri yaşasın inşallah çocuklarımızda... Amin... Furkan'ın Yolunda A. 30.03.2011 |